Translate

16 Şubat 2012 Perşembe

292.bölüm..

http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=FJG7HJVV2f8


parayı verip.. indim aşağıya..

merdivenleri çıkarken.. kenarda duran ..benim yakışıklımı gördüm..
diğer erkekler silindiler ,bir anda..

 oy oy..damat gibi de,olmuş.. sigarasını içiyor..

gözlerimiz buluştu bir an.. bana öyle dikkatli ve garip baktı ki... başımı eğdim hemen...

içeri girdim.. nihayet.. offf ne kalabalık.. tanıdık iki yüz gördüm..

tuğrul sarhoş gibi.. gülüyor devamlı.. neslişahla beraber.. gelenlere hoşgeldiniz diyorlar..

abimin  kucağında ki de ,oğlu olmalı.. çook sevimli.. takım elbise giydirmişler ona da..
neslişah da.. yeşil pliseli bir elbise giymiş.. tek kaşı hava da yine.. sevimsizin. ..

ilerleyen kalabalığın arasına, karışınca.. tokalaşmak zorunda ,kaldım tabi..

nes--- hoşgeldiniz..
ir---- how are you..
nes--- (kısık sesle...)  erenin kırıklarından birisi daha...

t---- (mırıldandı o da.. elimi tutarken.. ) kes kes.. kırıkmış.. sen o kırığa kurban ol..
allah övmüşde yaratmış.. maşşallah.... fıstık.. fıstık..

gülümsedim de, elimi niye bırakmıyor..
çektim hafifçe...
t----  tunaaa gel,sana iş düştü..  benim yanıma oturmasını sağla..anladın mı..

arkamdan tunanın sesini duydum... parfümünün kokusu da, beni benden aldı..

tu---- tuğrul bıraksana bayanın,elini ..
nes---- birşeye de benzese bari,hıhhh.. 

tuğruldan elimi kurtardım.. başımı kaldırmadan..

tunayla ingilizce konuştuk.. oturacağımız yere gidinceye kadar...

tu----- buyrun.. lütfen.. kimin arkadaşısınız..
ir---- gönülün..
tu---- arkadaşlarınızı tanımıyorum,boş yer de kalmamış zaten..  isterseniz yanıma..  oturabilirsiniz..
ir---- rahatsız etmek istemem.. yerin sahibi yok mu.. ........... (elini gösterip.. ) evlisiniz ...
tu---- evet evliyim.. 

ikinci sıranın ,ilk iki koltuğu boş.. benim oturmam için..çekildi kenara..
sonra kendisi de oturdu..

davetlilerin konuşma sesleri ,yanımda tunam..
bacak bacak üstüne atıp.. yaslandım arkama.. öleceğim heyecandan..

rahatla irem, rahatla.. açık vereceksin..
elime baktığını hissedince.. çantamın arkasına gizledim...

tu---- sizde evlisiniz değil mi..
ir----  evet..

Türkçe "ne enayiler var "dedi..
ir---- pardon.. anlayamadım..
tu---- eşiniz aptal olmalı ,dedim..

ilk defa,başımı çevirdim..ona doğru..gözlerine dik dik baktım... nasılsa tanıyamaz...

ir---- hayır değil.. bu koltuk boş olduğuna göre...
bende sizin eşiniz için ,aynı şeyi söyleyebilirim..

tu----(sertçe... ) söyleyemezsiniz.. hanımefendi..

tuğrul ve neslişah da.. önümüzdeki sırada yerlerini aldılar..
tuğrul dönüp dönüp ,bize bakıyor...
nikah memuru masaya gelince.. sustuk..

gönül ve eren.. salona girdiler..alkışlar eşliğinde..
bizde alkışladık..
çook güzeller.. çok yakışmışlar birbirlerine..
bembeyaz, zarif bir gelin.. beyazlara bürünmüş bir damat..

***********

nikah kıyıldı..
gönülün minik bir duvağı var..
eren abi kaldırıp.. alnından öptü..

sonra  tebrik için..  aşağıya indiler.. davetlilerin arasına karıştım bende..
tunayı,ara ara görüyorum.. gözleriyle beni takip ediyor..her baktığımda.. yakalanıyorum,hiç de aldırmıyor..
yani, başka yere bakayım derdinde değil ...

sıra bana gelince.. kim bu ,der gibi bana baktı.. ikisi de...
gönüle altın bir bilezik taktım..

öpüşürken..
ir---- gönüll.. umarım, çookkk mutlu olursun..  beni afişe etme.. sakın.. eren abiye bile ,söyleme..
g---- hımm.. anladım.. çokkk güzelsin.. teşekkür ederim..

gülümseyerek...
eren abiyle de, tokalaştım..
nereden tanıdığını çıkaracakmışcasına ,dikkatle bakıyor
aldırmadan ... nikah şekerinden alıp.. ilerledim..
 .

fotoğrafçıyı fark etmedim bile.. flaşların ışığı gözümü alınca.. başımı kaldırdım..
tuğrul çek demiş herhalde... fotoğrafçının yanında sırıtarak duruyor ,çünkü...

anladım kiii. tavşanlar işi abartmış.. öze döndürme konusunda..
kayın biraderim bana asılmak istiyor ,hale bak..

kaşlarımı çatarak.. tuğrulun yanından geçip... dışarı çıktım...

taksilere binenler sıradalar..

girmedim kuyruğa... yürüdüm... .
serin serin esiyor rüzgar..

deniz kokusunu içime çekip.. yanımdan geçen araçların korna çalmalarına aldırmadan
yoldan geçen ,bir taksiyi durdurup... bindim..

yalının adresini verdim..
üzüleyim mii, sevineyim mi bilmiyorum... tuna tanımadı ..işte..
istediğim,amacım bu değilmiydi ki.. bozuldum mu ne,azıcık..

********

gelirken... şöföre yaş pasta almak istediğimi ,beni bir pastahaneye götürmesini..söyledim...
elimde kutuyla döndüğümde.. yüzüm gülüyordu...

 şöförden de, memnun kaldım.. konuştuk epeyce.. orta yaşlı bir bey.. öğretmenmiş..
ek iş olsun diye çalışıyormuş.. bir çocuğu varmış..üniversitede okutmak kolay değil..
hanımefendi diyince...
gereken bilgileri aldım ,çaktırmadan..
taksimetreyi kapatmadan beni beklermisiniz ,dedim...
tabi dedi...



******
yalıda..
valizi çekerek ,yukarı çıktım..

yatak odasında ..
ilk işim saçımdaki poştişten kurtulmak oldu..
savurdum saçlarımı.. bu abdullah harbi sanatkar..

minicik minicik kıvırmıştı saçımın uçlarını.. o uzun saçı derli toplu yapmak bile zorken..
postişe girdirmiş..
o birde açınca şekil alsın istiyorum demişti.. ve sahiden de..
kuaförden,yeni çıkmış gibiyim..

öne doğru eğip. saçlarımı yukarıdan lastikle ,gevşekçe topladım..
dağınık topuz yapınca.. taşlı taraklarımı yerleştirdim..güzelce.. 
makyajımı tazelediğimde saat sekize geliyordu...

elbisemi ve takılarımı çıkardım...
önce kapalı siyah ayakkabılarımı..
sonra ,siyah tuvaletimi giydim...

aynada kendime bakıp.... küpelerimi taktım..
sırtım belime kadar açık diye.. gece yat, serin de olacağı için.. siyah etolümü aldım,askıdan..

mercan kırmızısı rujumu  da sürünce... işim bitti...
hıı, aynı renk ojelerimi sürüp kurumasını bekledim..bir süre..

sonra gülerek,
merdivenleri indim....

Hiç yorum yok: