Translate

16 Şubat 2012 Perşembe

288.bölüm..

arabaya binmeden..
tu---- irem marufları Mersine mi götürelim.. yoksaa saç kavurması mı yedirelim akşama..

ir---- orada deniz yok mu sanki,tuna.. senin emmiye gidelim...yada yayla olabilir..
aslındaa ikisini sıcak şelaleye bıraksak.. hah hah hah..

tu---- şişşş  .. iremm..

 gülerek, yaklaştılar yanımıza...
m---- neler oluyor..

tu---- nereye götürelim diye konuşuyoruz.. maruf..
sizin bir tercihiniz var mı.. dağ, deniz.. ova.. neresi olsun..

ir---- (mırıldandım.. ) tunaa,  şelaleyi unuttun..
tu---- sende ,orasının bize özel olduğunu unuttun..

m---- fark etmez.. beraber olmak önemli olan..
ir---- kebap yediniz mi maruf..
m---- yemedik..
tu---- buyrun arabaya öyleyse...

***********


bürüceğe giderken.. kıyma çektirip gerekenleri aldık..
ertafı tanıta tanıta.. yaylaya geldik.. manzara müthiş.. çam,çiçek kokusu sarmış.. her yanı..
bayıldılar..

eve girer girmez penceyi açıp ,havalandırdıktan sonra..
marufun imalı bakışları arasında... .. kurumuş çiçekleri , vazoları kaldırdık..


tuna ve maruf aldıklarımızı getirdiler...
 hava serin diye, tuna şömineyi yaktı.. geldiğimizde sıcak olsun dedi..
sonra çıkıp dolaştık biraz..

el ele, göz göze görünce onları ..biz biraz geride kaldık..

tu--- hiç senin dediğin gibi, bir görüntü yok.. hayatım.. haksızmıyım..
ir---- dağ ve Adana havası iyi geldi demek ki..

tu---- kimbilir belki de.. ergünü anlattı bana.. seni tek göndermedi mi.. yoksa..
ir---- (güldüm.. )evet..
tu---- sağolsun.. gitmem demiş dubaiye.. maruf ikna et diyor..
ir---- anlattı nedenlerini..

tu---- neyse.. üşüdün mü..
ir---- biraz.. nerede bizim aşıklar...

tu---- sana nee.. istediğin bu değilmiydi.. biz dönelim hadi.. kaybolacak halleri yok ya..
ir---- sen de,kendine fırsat yaratıyor gibisin..
tu--- ( sarıldı omuzuma.. ) eveett.. yaratıyorum..

eve döndük..
kapıyı aceleyle kapatıp.. arkasında..ateşli bir öpücükle başlayan ,hızla bizi ele geçirecek duygulara ,
dur demek kolay olmadı tabi...
ama mecburiyet işte.. kapı yumruklanıyor..

fısıltıları da ,geliyor..
maruf durup durup... avazı çıktığı kadar bağırıyor..

m---- tunaaaaa..
z---- ya maruf, sakin olsana... yukarıdalardır belki..
m----  bademim.. ben de duyurmaya çalışıyorum işte..hah hah hah... tunaaaaaaaaa..

tuna gülerek.. bıraktı belimi.. mırıldanarak.. "içeride olup da, duymamak mümkün mü"

m---- tunaaaaa...

ir---- bademim dedi dimi.. yaktım seni maruf..
tu---- sakın ha.. ayıp bak.. bir şey söyleme..

ir---- marufa..badem,bademli kurabiye falan .. ikram edeceğim canım...
tu----(gülümsedi.. ) sen seversin ,deme de...

m---- tunaaaa ..
z---- yoklar işte.. maruf..bağırma artık...
m---- gel bahçeye bakalım.. birde..

z---- güller .çok güzel..sağol..
m---- rica ederim.. canım..

tu---- irem.. gel gel.. yeni geliyormuş gibi.. yapalım.. şu tarafa gittiler..
ir---- sen de ,az  değilsin ha..
tu---- eee,ne yaparsın.. içeride olmamamız lazım.. ..

kapıyı açıp.. dışarı çıktık usulca.. evi dolaşıp.. diğer taraftan ,bahçeye girdik...

tu---- maruff.. neredesiniz sizi arıyorduk bizde..
m---- bahçedeydik..
tu---- hadi gelin.. çay içelim.. yada acıktınız mı...
m---- ben acıktım...
ir----- efor sarfetti tabi..
tu---- suss..

*****
hepimiz mutfaktayız...

tuna kebabı yoğururken.. ben salataları yaptım.. zübeyde yer sofrasını hazırladı..
marufa soğanları verdik.. ayy ağlıya ağlıya soyuyor..

ir---- sen yapmadığın için ,bilmiyorsundur tabi..  maruf soğan soyarken..
ağzına bir tane badem alacakmışsın.. zübeyde ,bir badem ver marufa.. bak şu kavanozda..

m---- badem mii..
ir---- evett..
zübeyde avucuna döktüğü bademleri.. marufa veriyor tek tek.. o da yiyor..

tuna ve ben gülmeye başladık..

tu--- yemee.. ağzında tutacaksın..
m---- badem yemesini severim.hiç dayanamam.. ağlamaya razıyım..
ir----( mırıldandım ) ona ne şüphe...

maruf ağzına verilen bademleri yedi.. . soğanları da,hiç ağlamadan...doğradı.. . attım ,tuttu yani..
tuna da... şişleri hazırladı...

Hiç yorum yok: